Doğa yasalarını alt üst eden, tanımlanamayan ve insan aklının ötesinde varlıkların dünyayı tehdit etmeye başlamasıyla, gezegen bir anda kaosun ve korkunun pençesine düşer. İnsanlık hayatta kalma savaşı verirken, tüm dünya genelinde düzen çöker, şehirler terk edilir ve güvenlik duygusu tamamen yok olur. Ancak bu büyük felaketin merkezinde anlatılan, aslında yalnızca bir ailenin hayatta kalma ve birbirine tutunma mücadelesidir.

Anne, baba ve küçük oğullarından oluşan bu üç kişilik aile, her geçen gün daha da tehlikeli hâle gelen dünyada bir sığınak arayışına girer. Ancak dışarıdaki bilinmeyen varlıklar kadar, içlerindeki korku, şüphe ve endişe de onların peşini bırakmaz. Zorlu yolculukları sırasında, karşılaştıkları insanlar, duydukları söylentiler ve yaşadıkları travmalar aile içindeki bağları derinden sarsar.

Hayatta kalma mücadelesi devam ederken, ailenin birbirine olan güveni giderek sınanır. Gizlenmek, saklanmak, kararlar almak ve en önemlisi kime güvenileceğini bilmek artık hayatta kalmanın temel kuralı hâline gelir. Dışarıda gözle görülmeyen bir tehdit kol gezerken, içeride duygusal yaralar, korkular ve kırılganlıklar gün yüzüne çıkar.

Film, büyük felaketin fonunda bir ailenin parçalanma ve yeniden kenetlenme sürecini, gerilim ve dram unsurlarıyla harmanlayarak, insan ilişkilerinin kriz anlarında ne kadar kırılgan ve aynı zamanda ne kadar güçlü olabileceğini çarpıcı şekilde ortaya koyar. Dışarıdaki bilinmeyen varlıklar ne kadar ürkütücü olsa da, asıl mücadele insanın iç dünyasında ve en sevdikleriyle olan ilişkilerindedir.