Brooklyn’de yaşayan sevimli ve cana yakın bir İngilizce öğretmeni olan tatlı Gordon, şansını zorlayarak neredeyse imkânsızı başarmıştır: Bir Fransız kız, ona âşık olmuştur. Üstelik Gordon da bu aşka daha da derinden kapılmıştır. Hayat nihayet onun yüzüne gülmeye başlamıştır; sabahları kahvesini onunla yudumlamak, birlikte parkta yürümek, küçük şeylere birlikte gülmek... Her şey tam olması gerektiği gibidir.

Ancak bu büyülü aşkın geleceği, bir anda belirsizliğin içine sürüklenir. Çünkü sevgilisi, kendi memleketi olan Quebec City’de prestijli bir otelin mutfağında "baş şef" pozisyonu için görüşmeye çağrılır. Gordon, onun kariyer hayallerine ulaşmasını tüm kalbiyle desteklemeye çalışır, fakat içten içe de kaygılanmaktadır. Bu iş, onların ilişkisini coğrafi olarak ayırabilir ve aşklarının üzerindeki güneşi bulutlarla kaplayabilir.

Durumu daha da karmaşık hale getiren asıl gerçek ise, sevgilisinin yeni patron adayının geçmişteki sevgilisi olmasıdır. Üstelik bu adam, Kanada’nın en tanınmış şeflerinden biridir. Televizyon ekranlarında boy gösteren, tarifleri interneti kasıp kavuran, okyanus mavisi gözleriyle milyonların kalbini çalan bir adam... Gordon’ın kendini onunla kıyaslaması kaçınılmazdır. O sadece bir öğretmendir; ne kameralara alışkındır ne de mutfakta fırtına gibi eser.

Şimdi Gordon, sadece sevdiği kadını değil, kendi özgüvenini ve bu ilişkiyi de ayakta tutmak zorundadır. Kıskançlık, güvensizlik ve mesafe gibi sınavlarla başa çıkabilecek midir? Yoksa aşkı için savaşmayı bırakıp geri mi çekilecektir?

İyi şanslar Gordon… Sana gerçekten ihtiyacın olacak.