20. yüzyılın ilk yarısında, İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan’da geçen bu epik biyografik film, dünya tarihine adını barış ve direnişle yazdıran Mahatma Gandhi’nin yaşam öyküsünden bir kesiti beyaz perdeye taşıyor. Hukuk eğitimi almak üzere gittiği Güney Afrika’da, ırkçılıkla tanışan ve sivil itaatsizliğe dayalı direniş fikrini geliştiren Gandhi, Hindistan’a döndüğünde milyonları peşinden sürükleyecek pasif direniş hareketinin temelini atar. Film, İngiliz İmparatorluğu'na karşı şiddet kullanmadan verilen bu onurlu özgürlük mücadelesini göz alıcı bir sinematografi ve güçlü oyunculuklarla anlatıyor.

Ben Kingsley’nin Gandhi rolündeki olağanüstü performansı, sadece bir karakteri canlandırmakla kalmıyor; adeta bir ideali, bir yaşam felsefesini perdeye taşıyor. Onun sade ve kararlı duruşu, halkı üzerinde bıraktığı etki, karşısındaki zalim güce rağmen kullandığı barış dili, izleyicide hem hayranlık hem de derin bir saygı uyandırıyor.

Yönetmenliğini Richard Attenborough’nun üstlendiği film, 1982 yılında 11 dalda Oscar’a aday gösterilmiş ve bunlardan "En İyi Film", "En İyi Yönetmen", "En İyi Erkek Oyuncu" dâhil olmak üzere 8’ini kazanarak tarihe geçmiştir. Özellikle Gandhi’nin cenaze törenini konu alan sahnede yer alan yaklaşık 300.000 kişilik figürasyon, sinema tarihinin en büyük sahnelerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir.

Yalnızca bir biyografi değil, aynı zamanda barış, özgürlük ve insan hakları adına verilmiş en büyük mücadelelerden birinin görsel kaydı olan bu eser, Hindistan’ın bağımsızlık sürecine ışık tutarken izleyicisini vicdan, adalet ve sabır üzerine düşünmeye davet ediyor. Bir dönem ülkemizde yasaklı olan film, yıllar sonra hak ettiği ilgiyi görmüş ve sinema tarihinin en etkileyici yapıtlarından biri olarak yerini almıştır.