Film, küçük bir kasabada kendilerine yeten bir yaşam süren üç yakın arkadaşın öyküsünü anlatıyor. Talat, mandıracılık yaparak ailesini geçindiren, hayatın tüm zorluklarına rağmen sakin bir hayat süren bir adamdır. Bedrettin, kasabanın tavuk yetiştiricisi olarak bilinen, çalışkan ve alçakgönüllü bir babadır. Rıfkı ise babasından devraldığı fırında ekmek üreten, kasaba halkı tarafından sevilen ve sayılan bir fırıncıdır. Bu üç arkadaş, çocukluklarından beri ayrılmamış, birbirlerine her daim destek olmuşlardır.

Kasabada yaşam basit ve huzurludur. Herkes kendi geçimini sağlamakta, birbirleriyle dayanışma içinde yaşamaktadır. Ancak Talat’ın küçük çocuğunun beklenmedik bir şekilde hastalanması, bu huzurlu yaşamın üzerine kara bir bulut gibi çöker. Talat, oğlunun iyileşmesi için büyük çaba sarf ederken, arkadaşları Bedrettin ve Rıfkı da ona destek olur. Ancak bu zorlu süreçte, aileler hem maddi hem de manevi olarak büyük bir sınav verirler.

Kasaba halkı, Talat’ın yaşadığı sıkıntılara kayıtsız kalmaz ve el birliğiyle ona yardım etmeye çalışır. Ancak çocuğun hastalığı ilerledikçe, Talat’ın içindeki umut giderek azalmaya başlar. Tam her şeyin daha da kötüye gideceği düşünüldüğü anda, arkadaşlarının ve kasaba halkının dayanışması sayesinde Talat yeniden umudu bulur. Bedrettin’in tavuklarından, Rıfkı’nın ekmeklerinden ve kasabanın diğer kaynaklarından elde edilen gelirlerle tedavi masrafları karşılanır.

Film, izleyicilere hayatın zorlukları karşısında umudu kaybetmemenin, dostluk ve dayanışmanın gücünü anlatır. Aynı zamanda, modern dünyanın tüketim odaklı yaşamına karşılık, doğaya ve emeğe dayalı bir hayatın güzelliklerini gözler önüne serer.