1971 yılında Brezilya, askeri diktatörlüğün gölgesinde baskıcı bir rejimle yönetilmektedir. Rejimin keyfi ve acımasız eylemleri, sadece muhalifleri değil, masum sivilleri de hedef alır. Beş çocuk annesi Eunice Paiva, hayatını kocasına ve çocuklarına adamış, sıradan bir kadın gibi görünse de, bir gecede hayatı altüst olur.

Eunice’in avukat eşi, askeri hükümete karşı açıkça muhalif olmasa da, insan hakları ihlalleri konusunda sesini yükseltmeye başlamıştır. Ancak rejim, en küçük şüpheyi bile cezalandırmakta tereddüt etmez. Bir gece ansızın, Eunice’in ailesi hedef alınır. Eşi, hiçbir açıklama yapılmadan ortadan kaybolur. Evleri askerler tarafından basılır, çocuklarıyla birlikte korku içinde ne yapacağını bilemez halde kalır.

Eunice, en başta umudunu kaybetmez; eşinin geri döneceğine inanarak her kapıyı çalar, her yetkiliye ulaşmaya çalışır. Ancak aldığı yanıt hep aynıdır: Sessizlik. Artık kendi başınadır. Beş çocuğuyla birlikte yaşadığı şehri terk etmek zorunda kalır ve yeni bir başlangıç yapmanın yollarını arar.

Kaçak hayatı başlar. Gittiği her yerde geçmişi bir gölge gibi peşini bırakmaz. Rejimin tehditleri ve istihbarat birimlerinin takipleriyle baş etmek zorundadır. Ancak Eunice, sadece hayatta kalmaya değil, adaletin peşinden gitmeye de kararlıdır. Kocasının akıbetini öğrenmek, baskı altındaki diğer ailelere yardım etmek ve sesini duyurmak için cesur adımlar atar.

Brezilya'nın karanlık günlerinde geçen bu hikâye, bir kadının imkânsız görünen şartlar altında verdiği mücadelenin ve hayatta kalma direncinin güçlü bir portresini çiziyor. Eunice’in kayıplara, korkuya ve baskıya karşı gösterdiği direnç, sadece kendi ailesi için değil, tüm kayıp yakınları için bir umut ışığı haline gelir.