Huh Saek, güzelliğiyle dikkat çeken, zarif tavırları ve sanatsal yetenekleriyle büyüleyen genç bir adamdır. Kadınların dünyasına ait sayılan bir mesleği seçerek toplumun geleneksel cinsiyet kurallarına meydan okur: erkek bir gisaeng olmaya karar verir. Dans, şiir, müzik ve zarafet konularında kendini eğiterek kısa sürede soylu kadınların gözdesi haline gelir. Ancak onun için bu ilgi yalnızca bir oyundan ibarettir. Sahte gülümsemeler, gösterişli jestler ve derinlikten yoksun ilişkiler... Huh Saek'in kalbinde gerçek aşka dair büyük bir boşluk vardır.

Her karşılaşma, her bakış onun için yüzeyde kalır — ta ki karşısına düşünceleriyle kalıpları yıkan, cesur ve zeki bir genç kadın çıkana dek. Bu kız, toplumun dayattığı rollerden nefret eden, kadının sesini yükseltmesi gerektiğine inanan, geleneklere kafa tutan biridir. Onunla kurduğu bağ, Huh Saek’in dünyasını altüst eder. İlk kez bir kadının ilgisini sadece dış güzelliğiyle değil, düşünsel derinliğiyle çektiğini hisseder.

Ancak bu aşk sadece kişisel bir uyanış değil, aynı zamanda ikisinin de topluma karşı verdiği bir mücadeleye dönüşür. Aşkları; cinsiyet, sınıf ve özgürlük kavramlarının sorgulandığı bir sınav haline gelir. Huh Saek, sahte ilgilerin ötesine geçip gerçek sevgiyle yüzleşmeye cesaret ederken, kadınınki de sadece bir hayranlık değil, onu olduğu gibi kabul eden bir inanca dönüşür.

Film; aşkı, kimliği ve geleneksel rollerin ötesine geçen bir yolculuk olarak ele alır. Güzelliğin, cinsiyetin ve aidiyetin yeniden tanımlandığı bu hikâye, dönemsel bir atmosfer içinde modern duygusal kırılmalarla izleyiciyi etkiler.