Annesi Charlene tarafından büyütülen Greg Laurie, hayatın anlamını arayan, başıboş ve kaybolmuş bir gençtir. 1960'ların sonunda, toplumsal çalkantıların ve değişimin tam ortasında, kendisi gibi yolunu bulmaya çalışan bir grup gençle birlikte Güney Kaliforniya’nın güneşli sokaklarına doğru bir yolculuğa çıkar. Onlar için bu, sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda ruhsal bir keşif sürecidir.

Greg ve arkadaşları, yolları tesadüfen karizmatik bir hippi sokak vaizi olan Lonnie Frisbee ile kesiştiğinde, hayatlarının dönüm noktasına geldiklerini fark ederler. Lonnie, toplumun dışladığı, umutsuz olarak görülen gençlere kollarını açan, özgün bir liderdir. Onun ilham veren sözleri ve benzersiz yaklaşımı, Greg’in içindeki boşluğu doldurabilecek bir ışık gibi görünür.

Ancak bu ruhsal arayışta yalnız değildirler. Lonnie Frisbee’nin yolu, muhafazakâr değerleriyle bilinen ancak değişime açık bir papaz olan Chuck Smith ile kesişir. Chuck, geleneksel kilise cemaatinin ötesine geçerek, uzun saçlı, asi ve özgür ruhlu gençleri de kucaklamaya karar verir. Başlangıçta bu yeni nesil, kilisenin alışılmış yapısına uymasa da, zamanla Chuck’ın öncülüğünde büyük bir topluluk oluşur. Kilisenin kapıları, daha önce kutsallığın dışında bırakılan gençlere açılır ve bu, Amerika’nın en büyük ruhsal uyanışlarından birinin fitilini ateşler.

Greg, Lonnie ve Chuck ile birlikte, bu yeni hareketin ön saflarında yer alırken, inanç, sevgi ve bağışlama üzerine kurulu bir topluluğun içinde büyüyerek kendi ruhsal yolculuğunu tamamlamaya başlar. Onların yaşadığı bu değişim ve inanç patlaması, tüm ülkeye yayılacak, milyonlarca insanın ruhuna dokunacak bir uyanışa dönüşecektir. Bu, sadece bir grup insanın dönüşümü değil, tüm bir neslin ruhsal olarak yeniden doğuş hikâyesidir.