Jessie ve Mark, genç yaşta kaybettikleri oğulları Sean’ın ardından büyük bir yas ve boşluk içindedir. Acılarını biraz olsun dindirebilmek ve hayatlarına yeniden anlam katmak isteyen çift, 8 yaşındaki Cody’yi evlat edinmeye karar verir. Cody ilk bakışta sevecen, zeki ve uyumlu bir çocuktur; ancak geceleri uyumaktan derin bir korku duyduğu hemen fark edilir. Başlarda bunun travmatik bir geçmişin sonucu olduğu düşünülse de, kısa süre sonra Cody’nin sıradan bir çocuk olmadığı ortaya çıkar.

Cody rüya gördüğünde, bu rüyalar fiziksel dünyaya yansımaya başlar. Güzel rüyalarında kelebekler odaları doldurur, neşe ve huzur hâkim olurken; kabuslarında ise karanlık, korkutucu ve gerçek tehlikeler ortaya çıkar. Jessie, Cody’nin bu doğaüstü yeteneğini fark ettiğinde, onu ölen oğlu Sean’la yeniden “buluşmak” için kullanmaya çalışır. Ancak rüyaların dünyası, duygularla beslenen, öngörülemez ve kontrol edilemez bir yerdir. Cody’nin bilinçaltında bastırdığı korkular, ailesini tehdit eden gerçek canavarlara dönüşür.

Kendilerini Cody’nin zihninde yaratılan, giderek büyüyen bir kâbusun içinde bulan Jessie ve Mark, yalnızca yeni ailelerini korumakla kalmaz, aynı zamanda bu özel çocuğun iç dünyasına inerek onunla yüzleşmek ve onu anlamak zorunda kalırlar.

Before I Wake, kayıp, yas, bağ kurma ve çocuk zihninin karmaşık gücünü işleyen dokunaklı ve tedirgin edici bir gerilim olarak öne çıkar. Sevgiyle şekillenen hayaller kadar, korkuyla beslenen karanlığın da ne kadar gerçek olabileceğini gözler önüne serer.