Karısının trajik ölümünden sonra hayatı alt üst olan Karsh, yasını tutacak zamanı bile bulamadan kendini tüm enerjisini adadığı bir projeye verir: GraveTech. İnsanlık tarihindeki en tartışmalı ve devrimsel teknolojilerden biri olan bu icat, sevdiklerini kaybedenlerin, ölen yakınlarının cesetlerini kefenler içinde gözlemlemelerine olanak tanır. Kimileri için bu teknoloji teselli ve kapanış anlamına gelirken, kimileri için ise ahlaki sınırların aşılması ve ölümün kutsallığına bir hakarettir.

Toplum ikiye bölünmüşken ve GraveTech’in yarattığı yankılar henüz dinmemişken, korkunç bir olay gerçekleşir. Bir gece, Karsh'ın eşinin mezarının da bulunduğu, teknolojiyle korunan birçok mezar gizemli bir şekilde tahrip edilir. Bu olay, hem Karsh'ın kişisel acısını hem de GraveTech'e yönelik öfke ve şüpheleri yeniden alevlendirir.

Karsh, öfke, acı ve merakla, bu vandalizmin ardındaki kişileri bulmak için harekete geçer. Ancak araştırması ilerledikçe, karşısına çıkan ipuçları basit bir saldırının ötesinde, karanlık ve sinsi bir komploya işaret etmeye başlar. Mezarlara yapılan saldırı, aslında çok daha büyük bir planın küçük bir parçasıdır.

Karsh, hem kendi geçmişiyle hem de GraveTech’in toplum üzerindeki etkileriyle yüzleşirken, yavaş yavaş bu komplonun derinlerine çekilir. Gerçek ortaya çıktığında ise, sadece sevdiklerini değil, insanlığın ölüm kavramına bakışını kökten değiştirecek karanlık sırlar gün yüzüne çıkacaktır.