Abel, 60 yaşındaki annesinin hapishanede mahkûm bir adamla evlenmeye karar verdiğini öğrendiğinde şok olur ve kızar. Bu durum onu endişelendirir ve annesini koruma içgüdüsüyle hareket etmeye başlar. Abel, annesinin hayatını tehlikeye attığını düşünerek bu evliliği engellemek için elinden geleni yapmaya karar verir.

Ancak, annesinin yeni kocası Michel ile tanıştığında Abel'in önyargıları ve endişeleri sorgulanmaya başlar. Michel, beklediğinden farklı bir kişilik sergiler; sıcak, samimi ve samimi bir adamdır. Abel, Michel'in mahkûm olmasına rağmen aslında iyi bir insan olduğunu ve annesini mutlu ettiğini fark eder.

Bu süreçte Abel, kendi hayatını ve değer yargılarını da gözden geçirmeye başlar. Michel ile geçirdiği zaman, Abel'in hayata ve insanlara bakış açısını değiştirir. Annesini koruma arzusu, yerini onun mutluluğunu anlama ve kabul etme çabasına bırakır.

Abel, bu yeni ilişkiyi kabul ederek annesinin seçimlerine saygı duymayı ve önyargılarından arınmayı öğrenir. Michel'in varlığı, Abel'in kendisiyle ve hayatla ilgili daha derin ve anlamlı bir anlayış geliştirmesine yardımcı olur. Bu değişim, sadece Abel'in değil, annesi ve Michel ile birlikte tüm ailenin daha güçlü ve sevgi dolu bir bağ kurmasına yol açar.