Ağır bir kayak kazasının ardından uzun ve zorlu bir rehabilitasyon sürecine giren Tony, hem fiziksel hem de duygusal yaralarını sarmaya çalışırken, geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Günlerini hastane odasında ve terapi seanslarında geçirirken, aklını en çok meşgul eden şey, yıllar önce Georgio ile yaşadığı tutkulu fakat bir o kadar da yıkıcı aşk ilişkisidir.

Georgio, karizmatik ve baştan çıkarıcı olduğu kadar, kontrolsüz ve zorlayıcı bir adamdır. Onun büyüsüne kapılan Tony, aşkın en yüksek zirvelerini yaşarken, aynı zamanda derin acılarla da tanışır. İlişkileri, başlangıçta heyecan ve tutkuyla doludur; çılgınca dans edilen geceler, kahkahalarla geçen zamanlar ve dünyaya meydan okuyan bir sevgi… Ancak zamanla, bu sevginin içinde zehirli bir bağımlılığın izleri belirginleşmeye başlar. Georgio'nun dengesiz davranışları, duygusal manipülasyonları ve Tony’nin giderek daha fazla yıpranan ruhu, aşklarının altındaki çatlakları derinleştirir.

Şimdi, hayatını yeniden inşa etmek için mücadele eden Tony, geçmişin tozlu sayfalarını aralarken, Georgio ile olan ilişkisinin onu nasıl bir insana dönüştürdüğünü sorgular. Ona aşkı ve tutkuyu öğreten adam mıydı Georgio, yoksa onu en büyük kırılganlığıyla yüzleştiren kişi mi?

Hastane odasında yalnız kaldığında, bu sorular zihninde yankılanır. Gerçekten aşık olduğu adam kimdi? Onu bu denli çekici kılan şey neydi? Ve en önemlisi, aşk gerçekten her şeyi affeder mi? Tony, bu hesaplaşmayla birlikte hem kalbini hem de bedenini iyileştirmek için hayatında yeni bir yol çizmeye çalışacaktır.

Bu, tutkunun, bağımlılığın ve yeniden doğuşun hikayesidir. Aşkın ne kadar güçlü bir duygu olduğunu ama aynı zamanda ne kadar yıkıcı olabileceğini gözler önüne seren, derinlemesine bir yolculuk…