Özgür ruhlu, hayalperest ve henüz hayatın başında bir genç olan Elliott, 18. doğum gününü unutulmaz kılmak için tek başına bir mantar yolculuğuna çıkar. Doğanın ortasında, kendiyle baş başa kalmayı umut ettiği bu deneyim, tuhaf ve sarsıcı bir hâl alır: karşısında, 39 yaşındaki halini bulur. Daha yaşlı, daha yorgun ama bir o kadar da alaycı olan bu “gelecek Elliott”, ona zamanla, deneyimle ve pişmanlıkla yoğrulmuş bir bilgelikle yaklaşır.

Başta bir halüsinasyon olduğunu düşündüğü bu karşılaşma, genç Elliott’ın kendi yaşamına dışarıdan bakmasına neden olur. Ailesiyle olan bağları, aşkı nasıl tanımladığı, hayallerinin peşinden gitme cesareti… Her şey sorgulanmaya başlanır. Gelecekteki Elliott, yalnızca uyarılarla değil; aynı zamanda geçmişte yaptığı seçimlerin izleriyle de genç halini şekillendirmeye başlar.

Bu yaz, Elliott için bir dönüm noktası olacaktır. Kim olduğunu anlamaya, neye dönüşmek istediğini sorgulamaya ve zamanın çizgisi boyunca kendi içsel sesini bulmaya başlar. Gelecekten gelen bir bakışla bugünü yeniden tanımlarken, Elliott hem kaderle yüzleşir hem de özgür iradesinin sınırlarını keşfeder.

“Elliott”, zamanda yolculuk temasını felsefi bir büyüme hikâyesine dönüştüren, gençlik ve yetişkinlik arasında sıkışan bir benliğin içsel çatışmalarını işleyen dokunaklı ve düşündürücü bir film. Kimi zaman komik, kimi zaman sarsıcı; ama her zaman içten bir şekilde, “geleceği değiştirmek bugünde başlar” mesajını verir.