Yirmi yaşındaki Elya, doğaya tutkuyla bağlı bir ekoloji öğrencisidir. Geleceğini çevreyi koruma mücadelesine adamış olan genç kadın, bir gün üniversitesinde yapılan bir konferansta Matvey ile karşılaşır. Matvey, büyük bir inşaat şirketinin başkanıdır ve eski bir orman parkının yerine devasa bir gökdelen inşa etmeyi planladığını duyurur. Ancak Elya, bu projeyi hiç tereddüt etmeden ağır bir dille eleştirir, planlarını yerle bir eder. Matvey, genç kadının kendinden emin tavrından etkilenir ve onun direncini kırmak için her zamanki yöntemini kullanmaya karar verir: parayla ikna etmek. Ama Elya’nın satın alınacak biri olmadığını kısa sürede anlar.

Bu yenilgiyi hazmedemeyen Matvey, ona ilginç bir teklif sunar: Yedi gün boyunca kendi kurallarına göre romantik bir deneyim yaşarlarsa ve bu sürenin sonunda Elya hala gitmek isterse, orman parkına gökdelen yapma planından tamamen vazgeçecektir. Elya, Matvey’in gerçekten inşaat çalışmalarını durdurduğunu görünce teklifi kabul eder. İçinde bulunduğu durum, ona ünlü Pretty Woman filmindeki hikayeyi anımsatır. Ancak kısa süre içinde fark eder ki, Matvey sandığı gibi yüzeysel ve kolay çözülebilecek biri değildir. Onun derinliklerinde gizlenen başka bir adam vardır—bazen sert, bazen şaşırtıcı derecede hassas, bazen de korkutucu derecede karanlık.

Bu yedi gün, sadece bir inşaat projesinin kaderini değil, Elya’nın dünyaya bakış açısını da tamamen değiştirecek bir yolculuğa dönüşür. Orman parkı için verdiği mücadele, yerini kendini ve Matvey’i anlama çabasına bırakırken, Elya artık sadece doğayı değil, kendi kalbini de korumak zorunda kalacaktır.