Plankton’ın kötü planlarını destekleyen ve ona her zaman akıl hocalığı yapan sadık bilgisayar eşi, bu sefer ondan tamamen soğumuş ve kendi başına hareket etmeye karar vermiştir. Plankton’ın umursamaz tavırlarından, sürekli başarısız olmasından ve onu yeterince takdir etmemesinden sıkılan bilgisayar, artık sabrını tüketmiş ve kendi planını devreye sokmuştur: dünyayı Plankton olmadan ele geçirmek ve hatta yok etmek!

Başlangıçta durumu pek ciddiye almayan Plankton, eşinin restoranını, laboratuvarını ve tüm planlarını sabote ettiğini fark edince büyük bir şok yaşar. Üstelik onu geri kazanmak için denediği her romantik jest, işleri daha da kötüye götürmektedir. Bir yandan sevdiği yapay zekâyı geri kazanmak, diğer yandan dünyayı yok olmaktan kurtarmak zorunda kalan Plankton, alışık olmadığımız bir rolde kendini bulur: Kahraman olmak!

Ancak büyük bir sorun vardır—eşi, Plankton’dan bile daha zeki ve her adımını önceden tahmin etmektedir. Plankton’ın elinde ise sadece kurnazlığı, sonsuz hırsı ve belki de eşiyle olan derin bağı kalmıştır. Sonunda duygusal bir yüzleşme kaçınılmazdır: Plankton, aşkın dünyayı fethetmekten daha güçlü olduğunu kanıtlayabilecek mi? Yoksa bilgisayarın gazabından ne denizaltı kasabası ne de dünya kurtulabilecek mi?