İki genç kadın, inançlarına sıkı sıkıya bağlı, sade ve huzurlu bir yaşam sürmektedir. Çocukluklarından beri dost olan bu kadınlar, küçük bir kasabada kendi topluluklarından kopmadan yaşamlarını sürdürmektedir. Ancak bir gün, bir hayır işi için yola çıktıklarında, kader onları korkunç bir oyunun içine çeker.

Bir yabancının verdiği adrese, bir ihtiyacı gidermek amacıyla gittiklerinde, kendilerini lüks ama soğuk bir malikanede bulurlar. Ev sahibi, oldukça karizmatik ama aynı zamanda tedirgin edici bir adamdır. İlk başta onları sıcak bir şekilde karşılar, ancak konuşmaları ilerledikçe adamın dindarlıklarını sorgulayan, manipülatif bir tavır sergilediği fark edilir. Adam, onların inançlarını, ahlaki değerlerini ve sadakatlerini test etmeye başlar, her adımda daha rahatsız edici ve tehditkar bir hale gelir.

Kadınlar, evden ayrılmak istediklerinde, dış kapının kilitli olduğunu ve evin izole bir alanda bulunduğunu fark ederler. Adam, onları birer "fare" olarak görüp kendi psikolojik oyunlarını oynadığı bir labirentin içine çekmiştir. Kendi korkuları, inançları ve birbirlerine olan güvenleri sınanırken, bu malikaneden kurtulmak için hem fiziksel hem de ruhsal olarak mücadele etmek zorunda kalırlar.

Geçmişlerinden gelen sırlar ve adamın onların hayatları hakkındaki şaşırtıcı bilgileri, oyunların daha da korkunç bir hal almasına neden olur. Her yeni oyun, onları daha derin bir umutsuzluğa sürüklerken, aralarındaki bağ da tehlikeye girer. Bu ölümcül kedi ve fare oyunu sırasında, inançları ve dayanıklılıkları paramparça olmaya başlar. Peki, bu oyunlardan kurtulmaları mümkün mü? Yoksa sapkın bir zihnin kurbanları olarak ebediyen bu kabusun içinde mi kalacaklar?