Hikâye, hayatını şansa ve risk almaya adamış varlıklı bir kumarbaz olan Henry Sugar’ın sıra dışı serüvenini merkezine alır. Lüks içinde yaşayan Henry, kazancının ve zamanının büyük kısmını kumar masalarında geçirir; kartların, zarların ve ihtimallerin yarattığı adrenalin, onun için vazgeçilmezdir.

Bir gün, rastgele eline geçen bir raporda, gözleri kapalı olduğu hâlde görebilen esrarengiz bir adamın hikâyesini okur. Bu olağanüstü yeteneğin ardındaki yöntem, Henry’nin merakını ve hırsını ateşler. Yöntemi öğrenmeye ve ustalaşmaya kararlı olan Henry, kendini yoğun ve disiplinli bir zihinsel eğitime verir.

Aylar süren çalışmanın ardından, Henry bu olağanüstü görme becerisini kazanır ve yeteneğini kumar masalarında kullanmaya başlar. Artık kartların yerini, rakiplerinin hamlelerini ve oyunun gidişatını kimsenin fark edemeyeceği şekilde görebilmektedir. Ancak bu yeni güç, ona yalnızca büyük kazançlar değil, aynı zamanda beklenmedik sonuçlar ve ahlaki ikilemler de getirir.

Henry’nin hikâyesi, yalnızca kumar ve şans üzerine değil; aynı zamanda hırs, insanın sınırlarını zorlama isteği ve elde edilen gücün beraberinde getirdiği sorumluluklar üzerine düşündürücü bir yolculuğa dönüşür.