Çizgi roman sanatçısı Adam, çevrimiçi trollere yanıt verdikten kısa bir süre sonra uyku felci geçirir. Bu deneyim, gece karanlığında yaşadığı yoğun korku ve belirsizlikle birleşir. Özellikle, dairenin köşesinde bir boş sallanan sandalyenin kendiliğinden hareket ettiğini fark eder. Adam, bu korkutucu olayların ardından David adında ölü bir çocuğun ruhu tarafından rahatsız edildiğini düşünmeye başlar.

Adam, yaşadığı bu uğursuz olayları sosyal medyada tweetleyerek paylaşırken, izleyicileri de bu durumdan etkilenir. Ancak, olayların gerçekliği konusunda giderek daha fazla şüphe duymaya başlar. Uyku felci ve ruhsal rahatsızlık, Adam’ın gerçeklikle hayal arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır ve onu paranoyak bir haline getirir.

Adam’ın, ruhsal olarak etkilenmiş olduğunu düşündüğü bu durum, hem kişisel hem de profesyonel hayatını derinden sarsar. Çizgi romanlarını ve yaratıcılığını etkileyen bu süreç, onun içsel dünyasında büyük bir değişim yaratır. Sürekli rahatsız edici ve korkutucu olaylarla yüzleşen Adam, sonunda bu olayların kökenini araştırarak kendini ve yaşamını yeniden düzenlemeye çalışır.

Film, izleyicilere gerilim dolu bir atmosfer sunarken, aynı zamanda psikolojik korku ve içsel mücadelelerin derinliklerine inmeye odaklanır. Adam’ın yaşadığı olayların gerçekliği ve ruhsal durumunun sınırlarını sorgulaması, hikayeyi hem düşündürücü hem de rahatsız edici bir hale getirir.