Stella, Nazi rejiminin gölgesinde büyüyen genç bir kadındır. Berlin'in canlı sokaklarında, savaştan önceki dönemin caz melodileriyle büyüyen Stella, bir gün ünlü bir caz şarkıcısı olmayı hayal eder. Ancak Hitler’in iktidara gelmesiyle birlikte, Yahudi kimliği nedeniyle hem ailesi hem de kendisi, giderek artan baskılarla yüzleşir. Caz müziği yasaklanır, arkadaşları birer birer kaybolur, hayatın ritmi karanlık bir sessizliğe bürünür.

1944 yılına gelindiğinde, ailesiyle birlikte saklanmak zorunda kalan Stella’nın hayalleri, savaşın acımasız gerçekleriyle yerle bir olur. Ancak bir gün, Alman istihbaratının onları bulmasıyla, Stella'nın hayatı geri dönülmez bir şekilde değişir. Hayatta kalmak için yaptığı bir tercih, ailesiyle olan bağlarını koparır ve onu Nazi rejimi için çalışmaya zorlar. Stella, kendi güvenliğini sağlamak ve hayatta kalmak adına işbirliği yaparken, vicdanı ve hayatta kalma içgüdüsü arasında sıkışıp kalır.

Yıllar sonra, Stella’nın geçmişi gün yüzüne çıkar ve hayatındaki seçimler hem Berlin’in tarihine hem de kişisel hikayesine karanlık bir gölge düşürür. Bir zamanlar cazın özgürlüğüne tutkun olan genç kadın, savaşın ve korkunun getirdiği suçluluk duygusuyla yüzleşmek zorunda kalır. Stella’nın hikayesi, savaşın bireyler üzerindeki yıkıcı etkisini ve insan ruhunun hayatta kalma mücadelesini derin bir şekilde anlatır.