Annesi, şiddetli bir soygun sırasında trajik bir şekilde hayatını kaybettikten sonra, iki kardeş, hayatta kalan tek aile üyeleri olarak babalarıyla birlikte yaşamaya başlar. Ancak bu yeni yaşam, onlara hem zorlayıcı hem de karmaşık bir gerçeklik sunmaktadır. Kardeşler, yas sürecinin yanı sıra, babalarıyla olan ilişkilerinin giderek daha da gerilmesine tanıklık ederler; babaları, yaşanan acıdan derin bir şekilde etkilenmiş ve kendisini kapatmıştır.

Zamanla, kardeşler, ailenin geçmişine dair karanlık sırların peşine düşmeye karar verirler. Annesinin ölümünün ardındaki nedenler, ailenin geçmişte yaşadığı olaylar ve babalarının geçmişi, onları içsel bir yolculuğa çıkarır. Bu süreçte, ailenin mirasındaki trajedi, intikam ve suçluluk gibi duygularla doludur. Kardeşler, birbirlerine destek olurken, aynı zamanda kendi içsel çatışmalarını da çözmeye çalışır.

Baba, geçmişin izlerinden kurtulmakta zorlanırken, çocuklar onun karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Aile bağlarının nasıl koptuğunu ve tekrar nasıl kurulabileceğini sorgularken, aynı zamanda kendi kimliklerini bulma yolculuğuna da çıkarlar. Her bir kardeş, olayları kendi perspektifinden değerlendirir ve geçmişteki travmalarını aşmanın yollarını ararlar.

Kardeşler, anne kaybının yarattığı derin acıyla başa çıkarken, babalarıyla yeniden bir bağ kurma çabası içinde olur. Aile içindeki dinamikler, sırlar ve geçmişin karanlık mirası, kardeşlerin ilişkisini hem zayıflatır hem de güçlendirir. Sonuç olarak, birbirlerine olan bağlılıkları, tüm bu zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olacak bir güç kaynağı haline gelir ve ailelerinin geçmişiyle yüzleşmelerini sağlar.