Genç bir kadın psikiyatrist olan Şehnaz, İstanbul’da alıştığı konforlu hayatını geride bırakarak mecburi hizmet için şehre çok da uzak olmayan küçük bir taşra kasabasına tayin edilir. Hafta içleri kasabada görev yaparken, hafta sonlarını ise İstanbul’daki evinde geçirir. Dışarıdan bakıldığında, onun hayatı düzenli ve kusursuz görünmektedir. Çekici ve başarılı bir adam olan kocası Cem ile evliliği, çevresine imrenilecek bir uyum içinde gözükse de, Şehnaz içten içe ters giden bir şeylerin farkındadır. Cem’in ilgisizliği, zaman zaman ortaya çıkan soğuk tavırları ve Şehnaz’ın içinde büyüyen boşluk hissi, onu giderek huzursuz etmeye başlar. Ancak bu huzursuzluğu tam olarak adlandıramaz; sanki bir şey eksiktir ama neyin yanlış olduğunu bilemez.

Kasabadaki hastanede göreve başladıktan kısa bir süre sonra, Şehnaz bir gün acile getirilen küçük yaşta bir kadın hasta olan Elmas ile karşılaşır. Elmas, içine kapanık, ürkek ve akli dengesi bozulmuş gibi görünen bir genç kadındır. Sözcükleri tedirginlikle seçen, gözleri sürekli kaçamak bakışlarla dolu olan bu genç kadının ruhunda derin yaralar olduğu açıktır. İlk başta Şehnaz, onu sıradan bir hasta olarak değerlendirse de, zamanla Elmas’ın travmalarının derinliğini fark etmeye başlar. Elmas, henüz genç yaşına rağmen büyük bir acı yükünü sırtlamış gibidir; ama bu acının kaynağını açıkça dile getiremez.

Şehnaz, mesleki refleksi ve içindeki vicdani sorumlulukla Elmas’ı anlamaya ve ona yardım etmeye çalışırken, farkında olmadan kendi iç dünyasının da kapılarını aralar. Elmas’ın hikâyesi, Şehnaz’ı kendi evliliğini ve hayatını sorgulamaya iter. Elmas’ın içinde sıkışıp kaldığı sessiz çığlıklar, Şehnaz’ın bastırdığı duygularla yankılanır. Cem ile olan ilişkisini, onun üzerindeki kontrolünü ve yıllardır içinde taşıdığı huzursuzluğu düşünmeye başlar. Elmas’ın yaşadığı travmanın ve çaresizliğinin, aslında kendi hayatıyla birtakım paralellikler taşıdığını fark ettikçe, Şehnaz için de bir yüzleşme süreci başlar.

Öte yandan, Elmas da Şehnaz’ın desteğiyle ruhundaki düğümleri çözmeye başlar. Sessizliği yavaş yavaş kırılırken, Şehnaz onun hayatına dair korkunç gerçeklerle yüzleşir. Elmas’ın yaşadığı şiddet ve baskı, kasabanın görünmez duvarları ardında gizlenmiş karanlık bir gerçeği gözler önüne sererken, Şehnaz için de artık geri dönüşü olmayan bir yol açılır.

Bu süreç, Şehnaz’ı yalnızca mesleki bir sorumlulukla değil, kişisel bir kırılma noktasına da sürükler. Elmas’a yardım ederken kendi evliliğinin temelindeki çatlakları daha net görmeye başlar. Yıllardır görmezden geldiği gerçekler, Elmas’ın hikâyesiyle birleşerek açığa çıkar. Şehnaz artık hem bir doktor hem de bir kadın olarak hayatını sorgulamak zorundadır.

Film, psikolojik derinliği ve toplumsal eleştiriyi harmanlayarak, iki kadının birbirlerinin aynasında kendilerini bulmasını ve kabulleniş yolculuklarını anlatır. Şehnaz ve Elmas, birbirlerine tutunarak kendi karanlıklarından sıyrılmaya çalışırken, izleyiciye de kadın olmanın, sessiz kalmanın ve özgürleşmenin ne anlama geldiğini düşündüren bir hikâye sunar.