"The Squatchers" olarak bilinen bir grup yakın arkadaş, çocukluklarından beri paylaştıkları bir hayali gerçeğe dönüştürmek üzere, Amerika’nın yoğun ormanlık bölgelerinden birine doğru yola çıkar: Efsanevi yaratık Bigfoot’u bulmak. Yıllardır komplo teorileri, kamp hikâyeleri ve doğaüstü belgelerle beslendikleri bu tutku, artık sadece bir meraktan değil, kendilerini kanıtlama arzusundan da kaynaklanmaktadır.

Başta eğlenceli ve dostça başlayan yolculuk; kamp ateşi başında anlatılan korku hikâyeleri, ormanda bırakılan garip izler ve duyulan esrarengiz seslerle giderek karanlık bir hal alır. Grup üyeleri, doğanın sıradan tehlikeleriyle değil, açıklanamayan ve insanı içten içe ürperten bir bilinmezlikle yüzleşmeye başlar.

Teknoloji bozulur, yollar kaybolur, pusula şaşar. Ormanın derinliklerinde adeta zamanın dışında kalırlar. Aralarındaki bağ sınanırken, liderlik çatışmaları ve geçmişe dair bastırılmış duygular yüzeye çıkar. Ancak asıl soru şudur: Gerçekten Bigfoot'u mu arıyorlardı, yoksa korkularıyla yüzleşmenin bir bahanesi miydi bu yolculuk?

Bu gerilim dolu doğa macerası, dostluk, paranoya ve hayatta kalma içgüdüsünün iç içe geçtiği bir kabusa dönüşür. Çünkü bazen en büyük tehdit, doğanın değil, insanın bilinmeyenle başa çıkma çabasında yatar.

Görmeden inanamayacağınız bu macera, izleyicisini karanlık bir ormanın kalbine, mantıkla efsanenin sınırlarının bulanıklaştığı bir hayatta kalma savaşına davet ediyor.