1927 yılının sert kışında, karla kaplı Rus bozkırlarının ortasında ilerleyen Trans-Sibirya Ekspresi, yalnızca yolcu değil, tarihin kaderini değiştirebilecek bir sırrı da taşımaktadır. SSCB ile Çin’in geleceğini belirleyecek, stratejik öneme sahip gizli belgeler, Rusya’nın bir ucundan diğerine bu trenle ulaştırılmaktadır. Ancak, göründüğünden çok daha tehlikeli bir yolculuk söz konusudur. Vagonlarda sıradan yolcu kılığına bürünmüş yabancı istihbarat ajanları, kimliklerini ustalıkla saklayan casuslar ve bu belgeleri ele geçirmek için her şeyi göze alan acımasız haydutlar dolaşmaktadır.

Bu karmaşık entrikanın tam ortasında, birbirine tamamen zıt iki kişi vardır: Genç, idealleri uğruna savaşmaya hazır bir Kızıl Ordu askeri ve geçmişi sırlarla dolu, kurnaz bir eski Çarlık ajanı. İdeolojik uçurumlarla ayrılmış olsalar da, ortak düşmanlarının tehlikesi karşısında mecburen aynı cephede buluşurlar.

Buz gibi soğuk bozkırlarda ilerleyen tren, zamanın daraldığı, her durakta yeni bir ihanetin ve çatışmanın patlak verdiği ölümcül bir sahneye dönüşür. Kurşunların, bıçakların ve zekice kurgulanmış planların havada uçuştuğu bu yüksek tempolu macerada, iki zıt kahraman hem belgeleri korumak hem de tarihin akışını geri dönülmez şekilde değiştirebilecek büyük bir komplonun izini sürmek için zamana karşı amansız bir yarışa girişir. Bu yolculuk, yalnızca bir görev değil; aynı zamanda güven, sadakat ve hayatta kalma sınavıdır.