Zorlu ve çatışmalı bir anne-kız ilişkisi, ailenin babasının ani ölümüyle sarsılır. Yasın gölgesinde yaşayan anne, acısına dayanamayarak umutsuz bir karar verir: Ölmüş kocasını hayata döndürmek.

Kızının tüm itirazlarına rağmen, gizemli bir yabancıyı — söylentilere göre ölümle yaşam arasında köprü kurabilen karanlık bir figürü — eve davet eder. Ancak geri dönen adam artık aynı kişi değildir. Gözlerinde tanıdık bir parıltı yoktur; hareketleri, sözleri ve varlığı huzurdan çok tedirginlik uyandırır. Evde açıklanamayan olaylar baş gösterir; aynalar kararır, saatler geri çalışır, evin duvarları bile sanki nefes alıp vermeye başlar.

Kız, annesinin yaptığı şeyin yanlış olduğunu bildiğini söylese de, annesi inatla "baban geri döndü" demeye devam eder. Ancak zaman ilerledikçe, annenin sağduyusu kaybolur, eve yayılan karanlık tüm aileyi yutmakla tehdit eder.

Anne ve kız, yıllardır konuşulmayan kırgınlıklarla ve geçmişin gölgesiyle yüzleşirken, artık sadece ilişkilerini değil, ruhlarını da kurtarmak zorundadırlar. Çünkü geri dönen yalnızca bir adam değil — bastırılmış öfke, pişmanlık ve ölümün ta kendisidir.