Louvre'dan Palais de Buckingham'a, Paris'in dar sokaklarından La Rochelle'in taş surlarına kadar uzanan bir hikâye... Din savaşlarıyla parçalanmış ve İngiltere’nin istilasıyla tehdit edilen Fransa, çalkantılı bir dönemin eşiğindedir. Katolikler ve Protestanlar arasındaki kanlı çatışmalar, krallığı içeriden zayıflatırken, dışarıdan gelen İngiliz tehdidi, ulusun geleceğini belirsizliğe sürükler. Bu kaosun ortasında, farklı inançlara, geçmişlere ve amaçlara sahip bir avuç erkek ve kadın, kılıçlarını kuşanır ve kaderlerini Fransa'nın hayatta kalma mücadelesine bağlar.

Her biri kendi sırları, tutkuları ve yaralarıyla bu savaşın içinde yer alır. Bazıları krala sadakat yemini etmiş, bazılarıysa kendi inançları uğruna dövüşmeyi seçmiştir. Fransa'nın kaderi, sadece kalelerde ve savaş meydanlarında değil, saray entrikalarında, gizli anlaşmalarda ve kişisel fedakârlıklarda da şekillenecektir. Bir yanda Paris’in ışıl ışıl sarayları, diğer yanda La Rochelle’in isyankâr kaleleri… Her darbe, her ittifak ve her ihanet, hem bu cesur insanların hem de bir ulusun geleceğini belirleyecektir. Kılıçlar çekildiğinde, geriye sadece kan, onur ve özgürlük için verilen amansız bir mücadele kalacaktır.