Uzun zamandır bastırdığı geçmişiyle başa çıkmaya çalışan bir Kosovalı kadın, ailesinin kısırlığı nedeniyle mistik şifacılardan yardım araması yönündeki baskıyla mücadele eder. Bu baskı, onun içinde yaşadığı annelik beklenteleriyle savaş zamanının acımasızlıkları arasında sıkışıp kalmasına neden olur. Kadın, kendi kimliği, geçmişi ve gelecek hayalleri arasında gidip gelirken, toplumun ona dayattığı rollerle başa çıkmaya çalışır.

Savaşın bıraktığı derin yaralar, kadın için hem kişisel bir mücadele hem de toplumsal bir sorunu temsil eder. Kosova'daki çatışmaların getirdiği travmalar, annelik gibi derin bir bağın içinde var olmasını zorlaştırırken, kendini kanıtlaması gereken bir dünya ile yüzleşmek zorunda kalır. Bu süreçte, annelik beklentileri, kendi arzu ve hayalleri ile çatışır; geçmişte yaşadığı acılar, onun geleceğini şekillendirme konusunda engeller oluşturur.

Kadın, mistik şifacıların, toplumsal normların ve aile baskısının etkisi altında kalırken, geçmişteki travmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Kendi kimliğini bulmak ve savaşın bıraktığı mirası kabul etmek için bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk, ona sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir iyileşme sunar. Zamanla, geçmişiyle barışmaya çalışırken, kendi annelik yolculuğunu yeniden tanımlama şansı bulur.

Film, izleyicilere sadece bir bireyin mücadelesini değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet normları, savaşın etkileri ve kişisel iyileşme süreçleri üzerine derin bir bakış açısı sunar. Kosovalı kadının hikayesi, kendi kimliğiyle barış yapma ve geçmişin acı mirasıyla yüzleşme arzusunun evrensel bir yansıması olarak, izleyicilere güçlü bir mesaj iletir.