Bal Tepeleri sakinleri, büyük törene hazırlanmaktadır. Şehirdeki herkes, kasabanın en önemli sembolü olan Altın Arı Kovanı'nın sergileneceği günü sabırsızlıkla beklemektedir. Ancak, baş dedektif Sophie şehir dışında olacağından, törenin güvenliği Zıpır Dedektif'e emanet edilmiştir. Törene sadece bir gün kala, Bal Tepeleri'nin simgesi olan Altın Arı Kovanı'nın çalındığı haberi yayılır.

Bu hırsızlık, kasaba halkı arasında büyük bir paniğe yol açar. Çünkü efsaneye göre, eğer Altın Arı Kovanı bulunamazsa şehir çeşitli talihsizliklerle karşı karşıya kalacaktır. Kuraklık, salgın hastalıklar ve kötü hasatlar gibi felaketlerin yaşanacağına inanılır.

Zıpır Dedektif, zamana karşı bir mücadeleye girişir. İlk iş olarak, kovanın çalındığı yerin etrafındaki izleri ve ipuçlarını toplar. Şüpheli listesi hızla genişler; kasabadan yeni taşınan gizemli bir yabancı, eski bir düşman ve törenin başarısız olmasını isteyen bir grup muhalif. Dedektif, bu kişilerle tek tek görüşerek, kimin bu suçu işlemiş olabileceğini anlamaya çalışır.

Araştırma ilerledikçe, Zıpır Dedektif'in karşılaştığı zorluklar artar. Hırsızın bıraktığı sahte izler ve kasıtlı olarak yönlendirilen yanlış bilgilerle dolu bir labirentte yolunu bulmak zorundadır. Ayrıca, kasaba halkının giderek artan korkusu ve çaresizliği de işleri zorlaştırır.

Ancak, Zıpır Dedektif'in keskin zekası ve kararlılığı sayesinde, küçük ama önemli bir ipucu bulur. Bu ipucu, onu kovanın saklandığı yere götürür. Zaman daralmaktadır ve törenin başlamasına sadece birkaç saat kalmıştır. Dedektif, cesurca harekete geçer ve kovanı geri alır.

Sonunda, Altın Arı Kovanı tören alanına geri getirilir ve Bal Tepeleri sakinleri derin bir nefes alır. Büyük tören, planlandığı gibi gerçekleşir ve kasaba halkı mutluluğa boğulur. Zıpır Dedektif, kasabanın kahramanı ilan edilir ve baş dedektif Sophie şehir dışından döndüğünde, onunla gurur duyar. Bu olay, Zıpır Dedektif'in ne kadar yetenekli ve cesur bir dedektif olduğunu herkese kanıtlar.