Korku üçlemesinin ilk halkasında, genç bir çift uzun süredir planladıkları tatil için yola çıkar. Aralarındaki sorunları geride bırakmayı ve yeniden yakınlaşmayı ummaktadırlar. Ancak ıssız bir yolda arabalarının bozulmasıyla, planladıkları rota bir anda altüst olur. En yakın yerleşim yerine ulaşmak zorunda kalan çift, internette buldukları şehirden uzak, sessiz bir ormanda yer alan şirin bir Airbnb evine sığınır.

Başlangıçta her şey normal görünür. Evin atmosferi, doğanın sessizliği ve uzaklığın verdiği mahremiyetle çift rahatlamaya başlar. Ancak gece ilerledikçe, evin etrafında tuhaf sesler duyulmaya başlar. İlk başta bu sesleri ciddiye almazlar, ta ki kapı çalınana kadar.

Kapının önünde kimliği belirsiz biri durmaktadır: yüzünde boş bakışlı, eski tarz bir maske vardır ve ağzından tek bir kelime çıkmaz. Ardından iki kişi daha belirir — hepsi farklı maskeler takmış, isimleri bilinmeyen, sebepleri anlaşılmayan ziyaretçiler.

Evin içi artık güvende değildir. Genç çift, evin her köşesinde onların olduğunu fark eder. Maskeli kişiler onları sadece korkutmakla kalmaz, oyun oynar gibi evin içinde adım adım takip ederler. Telefon hatları kesilmiştir, arabaları çalışmaz ve dış dünyayla bağlantıları kopmuştur. Neden orada olduklarını bilmeyen çift için bu gece, yalnızca hayatta kalma savaşı değil, birbirlerine olan güvenin de son testi olacaktır.

İlk film, maskelerin ardındaki niyetin açıklanmadığı, psikolojik gerilim ve saf korkunun ustalıkla harmanlandığı bir atmosfere sahiptir. Her sahnede yükselen gerilim, üçlemenin ilerleyen filmlerinde açığa çıkacak daha büyük bir dehşetin habercisidir.