Kurt adamlar soyundan gelen Freddy Lupin, doğuştan gelen mirasıyla her zaman gurur duymuştur. Ailesi, yüzyıllardır geceleri kurt formuna bürünerek karanlıkta korku salan, güçlü ve onurlu kurt adamlardan oluşmaktadır. Freddy de küçük yaşlardan itibaren bu geleneği sürdürmek, soyunun en kudretli kurt adamı olmak için yanıp tutuşmuştur. O, bir gün ay ışığı altında ilk kez uluyacağı ve kendi korkutucu formuna kavuşacağı o anı sabırsızlıkla bekler.

Ancak işler, Freddy'nin hayal ettiği gibi gitmez. Beklenen gece gelir, ay gökyüzünde en parlak hâlini alır. Ailesi ve atalarının ruhları onu izlerken Freddy büyük bir özgüvenle ilk dönüşümünü yaşar... fakat korkutucu bir kurda dönüşmek yerine, sevimli bir süs köpeğine dönüşür. Tüm görkemi ve hayalleri bir anda yerle bir olur. Yumuşacık tüyleri, minik burnu ve titrek sesiyle bir tehditten çok, bir oyuncak gibi görünmektedir artık. Freddy bu manzarayla kendisi kadar ailesini de büyük bir hayal kırıklığına uğratır.

Şaşkınlık, utanç ve hayal kırıklığı içinde ne yapacağını bilemeyen Freddy, artık hem kendi doğasını sorgulamakta hem de ailesinin beklentilerini karşılayamamanın baskısını yaşamaktadır. Ancak zamanla Freddy, bu beklenmedik durumun ardında farklı bir güç olduğunu fark eder. Süs köpeği formunda bile cesaret, sadakat ve zekâ gibi değerlerle ayakta kalabileceğini, asıl gücün şekilden değil, yürekten geldiğini öğrenir.

Freddy’nin bu yolculuğu, kendini tanıma ve kabul etme hikâyesine dönüşür. Artık mesele korkutucu olmak değil, kim olduğunu keşfetmek ve bu dünyada kendi yerini bulmaktır. Komik, duygusal ve zaman zaman heyecan dolu anlarla örülü bu serüven, çocuklara ve yetişkinlere farklı olmanın aslında bir zaaf değil, bambaşka bir güç olabileceğini anlatır.

Film, mizah ve fantastik ögelerle dolu bu yolculukta, kalıpları yıkan bir kahramanın hikâyesini izleyiciye sıcak ve eğlenceli bir dille sunuyor. Freddy, artık süs köpeği de olsa, kendi öyküsünün gerçek kurtu olmaya kararlıdır.