Hayatın karmaşası içinde yönünü bulmaya çalışan yalnız bir bireyin yürek burkan ama aynı zamanda umut dolu hikâyesi, el yapımı stop-motion tekniğiyle zarif bir şekilde beyaz perdeye taşınıyor. Kahramanımız Grace Pudel, süs salyangozları koleksiyonu yapmaya olan düşkünlüğü ve kitaba olan tutkusuyla çevresindekilerden farklı bir yaşam sürmektedir. Ancak Grace’in dışarıdan ne kadar renkli görünse de iç dünyası, derin bir aidiyetsizlik ve kaygı duygusuyla doludur.

Küçük yaşta ikiz kardeşi Gilbert’ten ayrılması, onun hayata olan güvenini sarsar ve yalnızlığına daha da gömülmesine neden olur. Ancak hayatın karşısına çıkardığı engellere rağmen, Grace her zaman içindeki kırılgan cesareti taşımayı başarır. Bu süreçte, yılların bilgeliğini taşıyan ve hayata neşeyle tutunan Pinky adlı yaşlı bir kadınla dost olması, Grace’in içindeki umut ışığını yeniden canlandırır. Pinky’nin yaşam dolu tavrı ve iyimserliği, Grace’e yalnızca hayatını yeniden şekillendirme değil, aynı zamanda kendi kimliğini kabullenme gücü de kazandırır.

Filmin, melankolik hikâyesini ince bir mizah anlayışı ve duygu yüklü anlatımıyla birleştiren yönetmen Adam Elliot, Grace’in zorlu ama bir o kadar da büyülü yolculuğunu izleyicilere sunuyor. Mary and Max filmiyle tanınan Elliot, bu yeni hikâyesinde yalnızlığın, dostluğun ve umudun evrensel temalarını dokunaklı bir şekilde işliyor. Bir Salyangozun Anıları, yalnızlığın bile dostlukla aydınlanabileceğini, hayatın her köşesinde bir umut olduğunu hatırlatan bir başyapıt.