Yedi adam, kim olduklarını ya da neden orada bulunduklarını bilmeden gözlerini karanlık bir odada açarlar. Her biri farklı geçmişlere sahip bu yabancılar, hiçbir açıklama yapılmadan, yüzleri maske ile gizlenmiş gizemli kişiler tarafından kaçırılmış ve bilinmeyen bir tesiste tutulmaktadır. Ortak tek noktaları, geçmişlerinde işledikleri ya da örtbas ettikleri ciddi hatalar ya da suçlardır.

Kısa süre sonra maskeli esir tutucular, önlerine bir seçenek koyar: İçlerinden birini seçip öldüreceklerdir — aksi takdirde hepsi ölecektir. İlk başta bu korkunç ultimatomun bir oyun ya da psikolojik test olduğunu düşünürler. Ancak zaman ilerledikçe, üzerlerindeki baskı artar, yiyecek ve su azalır, ve grupla yapılan psikolojik manipülasyonlar şiddetini artırır.

Grubun içinde liderlik mücadeleleri, suçlamalar ve sırların açığa çıkması başlar. Bazıları mantığın sesini dinleyip bir kişiyi feda etmenin kaçınılmaz olduğunu düşünürken, diğerleri inancını koruyarak birlikte bir çıkış yolu bulabileceklerine inanır. Zaman daralırken, aralarındaki güven sınanır, karakterleri çıplak biçimde ortaya çıkar.

Bu, sadece hayatta kalma savaşı değil; aynı zamanda vicdan, adalet, kefaret ve insan doğasının en karanlık yönleriyle yüzleşme hikâyesidir. Seçim yapmak zorundadırlar: birini öldürmek mi, yoksa birlikte kurtuluşun ihtimaline inanmak mı?