Yirmi yıl boyunca ırkçılığa karşı dimdik durduğu için hapse atılan Doğu Hintli bir adam, cezasını tamamladıktan sonra özgürlüğüne kavuşur. Ancak dışarı adım attığında, dünya sandığı gibi değişmemiştir. Toplum hâlâ aynı önyargılarla, aynı nefretle yaşamaktadır. Yıllar boyunca hasretini çektiği oğlu Dayton ise, babasının yokluğunda büyümüş ve şimdi aynı düşmanlıkla yüzleşmektedir — bu kez ringde, yerel bir boks grubunun hedefi olarak.

Baba, geçmişin yüküyle oğluna yaklaşmaya çalışırken, Dayton da kendi savaşını vermektedir. Irkçılığın yumruklarla beslendiği bir ortamda, sözlerle barış mümkün müdür? Yoksa her şeyin cevabı yine mücadele midir?

İkili, hem birbirlerini hem de bu acımasız dünyayı tanımaya çalışırken, aralarındaki ilişki de bir sınavdan geçer. Babasının pasif direnişini anlayamayan Dayton, şiddetin kaçınılmaz olduğunu düşünürken; babası, geçmişin acısından ders almış, oğlunun aynı hataları yapmasını istememektedir.

Film, adalet, kimlik ve nesiller arası travma üzerine güçlü bir anlatı sunar. Bir baba ve oğulun, sistematik nefrete karşı verdikleri içsel ve fiziksel savaşta, sevgi, affetme ve direnme temaları derinlemesine işlenir.