Himalayaların eteklerinde, katı kuralları ve soğuk duvarlarıyla bilinen bir yatılı okulda, 16 yaşındaki Mira, hayatının dönüm noktasıyla karşılaşır. Günlük disiplinin ve sıkı düzenin baskısı altında, Mira, içinde filizlenen arzuları ve romantizmi keşfetmeye başlar. İlk bakışlar, fısıldanan sırlar ve gizlice yazılmış notlarla dolu bu yeni dünya, onun özgürlük ve kimlik arayışını körükler. Mira, toplumun sınırlarını sorgulayan ve kendi kalbinin sesine kulak veren bir isyanın kıvılcımlarını hissetmektedir.

Ancak Mira’nın bu cesur ve özgürlük dolu uyanışı, ansızın gelen bir misafirle yarıda kesilir: annesi. Annesi, Mira’nın yaşlarında kendi gençliğini hiçbir zaman yaşayamadığı, hayallerini ve arzularını bastırmak zorunda kaldığı bir geçmişin izlerini taşır. Kendi kayıp gençliği, Mira’nın hayatına müdahale etme isteğini tetikler. Onu koruma bahanesiyle gelen annesi, aslında Mira’nın seçimlerini kontrol ederek kendi geçmişindeki pişmanlıkları telafi etmeye çalışır.

Bu beklenmedik yüzleşme, Mira’yı iki zıt yöne çeker. Bir yanda arzularını ve özgürlüğünü keşfetme isteği, diğer yanda annesinin bitmeyen beklentileri ve baskısı. Mira, hem annesinin gölgesinden sıyrılmaya hem de kendi kimliğini bulmaya çalışırken, iki nesil arasındaki sessiz çatışma, geçmişle geleceği bir düğümde buluşturur. Himalayaların yalnız manzarası, hem Mira’nın hem de annesinin içsel savaşına sahne olur ve ikisi de kendi yollarını seçmek zorunda kalır.