Bir gece, kaderin garip bir cilvesiyle, Karla ve Dindo aynı barda karşılaşır. Karla, kocasını yeni kaybetmiş ve kocasının ona yıllar boyu kötü davranmış olması nedeniyle yas tutmanın karmaşık hisleri içinde boğulmaktadır. Bu gece, onun için bir özgürleşme ve suçluluk sarmalının ortasında kalmak anlamına gelir. Öte yandan, Dindo için bu gece, son bir özgürlük anıdır; çünkü ertesi sabah işlemiş olduğu bir suçun bedelini ödemek üzere yetkililere teslim olacaktır.

Barda gecenin ilerleyen saatlerinde, birbirlerinden habersiz, içlerindeki sessizlikleri ve acıları paylaşmaya başlarlar. İki yabancı arasında doğan bu beklenmedik bağ, onları birbirlerine çeken güçlü bir itirafla derinleşir: Dindo’nun suçu, Karla’nın kocasına dair bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkarır. Karla ve Dindo, bir araya geldiklerinde, geçmişlerinin karanlık sırlarıyla yüzleşmek ve birbirlerinin hikayelerinin düğümlerini çözmek zorunda kalır.

Gece boyunca, ikisi de kendi iç hesaplaşmalarını yapar, hem pişmanlıkla hem de anlık tesadüflerle dolu bu konuşma, onları geri dönülmez bir yola sokar. Karla, kocasıyla olan geçmişiyle hesaplaşırken Dindo, yaşamında verdiği yanlış kararların zincirini ve bunların başkalarına nasıl dokunduğunu anlar. Gecenin sonunda, bu ikili, hayatlarının birbirine nasıl bağlandığını ve kaderin ince ama güçlü ipliklerle onları bir araya getirdiğini keşfeder. Bu keşif, her ikisinin de geçmişte saklı kalmış mutsuzluklarını ve karanlık sırlarını çözmelerine yardımcı olur.