Yıllar önce çıktığı bir dövüşte rakibini istemeden öldüren eski bir dövüşçü, geçmişin gölgeleriyle yüzleşmeye mecbur kalır. Vicdan azabıyla yaşamaya çalışan bu yalnız adam, bir gün kapısını çalan sürpriz bir ziyaretçiyle sarsılır: Öldürdüğü rakibin oğlu kayıptır — ve onu bulabilecek tek kişi, geçmişi en iyi bilen kişidir: kendisi.

Suçun kol gezdiği, yeraltı dünyasının hâkimiyetinde olan Marsilya'nın karanlık sokaklarında başlayan bu arayış, zamanla bir kurtarma operasyonundan çok daha fazlasına dönüşür. Araştırmaları onu, şehirdeki en acımasız suç örgütlerinden biriyle karşı karşıya getirir. Bu örgüt, insan kaçakçılığı ve şiddet dolu yeraltı dövüşleriyle bilinir.

Eski dövüşçü, sadece fiziksel gücüne değil, vicdanına ve içsel dönüşümüne de yaslanmak zorundadır. Her darbe, her karşılaşma, sadece düşmanlarıyla değil, kendi geçmişiyle de bir hesaplaşmadır. Kaybolan çocuğu bulma umudu, onun için hem kefaret hem de yeniden doğuş anlamına gelir.