Bu hikâye, Emine’nin zorlayıcı yaşam koşulları içinde hayatta kalma mücadelesini ve ilişkilerdeki karmaşıklığı konu alıyor. Kocası Cemal'in Romanya'ya kaçak işçi olarak gitmesinin ardından Emine, yalnız başına ayakta kalmak zorunda kalır. Evde giysi dikerek geçimini sağlamaya çalışan Emine, bir yandan ekonomik zorluklarla baş ederken, bir yandan da özlemin ve belirsizliğin baskısını hissetmektedir. Cemal’in dönüşü konusunda herhangi bir kesinlik olmaması, Emine’yi daha da zor bir duruma sokar.

Bir gün, Emine, geçmişte bir süre çalıştığı giyim atölyesinde eski patronu Ziya ile karşılaşır. Ziya, Emine’nin içinde bulunduğu durumu fark eder ve ona yardım teklif eder. Başlarda bu yardım, Emine için bir nefes alma fırsatı gibi görünse de, zamanla Ziya ile arasındaki ilişki duygusal bir boyut kazanır. İkisi arasındaki yakınlaşma, Emine için büyük bir çıkmaz yaratır; bir yandan ekonomik ve duygusal ihtiyaçları, diğer yandan toplumun ve kendi ahlaki değerlerinin getirdiği baskılar arasında sıkışır.

Bu sırada Cemal, beklenmedik bir şekilde Romanya'dan döner. Dönüşü, üç kişinin de hayatında büyük bir sarsıntı yaratır. Emine'nin Ziya ile kurduğu bağ, Cemal'in geri dönüşüyle sınanacak; eski ilişkiler, yeni dinamiklerle çarpışacaktır. Üç kişi de kaçınılmaz olarak içsel hesaplaşmalar yaşarken, hiçbirinin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Hem Cemal, hem Emine hem de Ziya, bu karmaşık ilişkiler ağı içinde geçmişin yükü ve geleceğin belirsizliği ile yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Bu dramatik hikâye, aşk, sadakat, toplum baskısı ve hayatta kalma mücadelesi gibi temaları derinlemesine işlerken, karakterlerin içsel yolculuklarına odaklanır.