Avustralya’nın kavurucu güneşi altında, ıssız bozkırların ortasında sessizlik hâkimdir. Ama bu sessizlik, sadece yaklaşan dehşetin habercisidir...

Aradan geçen dokuz yıla rağmen, Wolf Creek Ulusal Parkı hâlâ geçmişin karanlık izlerini taşımaktadır. Bir zamanlar özgürlüğün, kamp ateşlerinin ve maceranın sembolü olan bu topraklar, artık kan ve korkunun evi olmuştur. Çünkü orada hâlâ birisi yaşamaktadır: Mick Taylor.

Korku-gerilim dünyasının en azılı ve unutulmaz psikopatları arasında yerini çoktan almış olan Mick Taylor, ardında bıraktığı vahşet dolu geçmişe rağmen avlanmayı bırakmamıştır. Onun için medeniyetin kuralları bir anlam ifade etmez; bu geniş ve çorak arazi onun oyun alanıdır, insanlar ise sadece birer avdır.

Taylor, Wolf Creek’in sonsuz yalnızlığına gelen her yeni yüzü, merhametsiz bir katliam senaryosunun figüranı haline getirir. Görünürde sıradan bir adam gibi duran bu kana susamış avcı, kurbanlarını önce güvenle sarar, sonra da korkunun en derin çukurlarına sürükler.

Bu kez hedefinde yalnızca bir grup turist değil; kendi adaletini arayanlar, tesadüfen yolu buraya düşenler ve onun geçmişini ortaya çıkarmak isteyen meraklı ruhlar da vardır. Ama Mick Taylor için bu insanlar arasında fark yoktur. Her biri sadece susturulması gereken birer çığlık, silinecek birer izdir.

Wolf Creek 2, doğanın ortasında gizlenen bir vahşetin hikayesini, gerilim ve şiddet dozu yüksek bir atmosferle perdeye taşımaya devam ediyor. Karanlığın ortasında bir adam, bir bıçak ve çarpık bir adalet anlayışıyla... Mick Taylor geri döndü. Ve bu kez, kaçış daha da imkânsız.