Bill Williamson geri döndü — hayatta, sağlıklı ve bu kez Washington D.C.’de keşif görevi yapıyor. Önceki iki filmde izlediğimiz gibi, sistem karşıtı şiddeti ve kaosu arkasında bırakmayan Bill, şimdi çok daha büyük bir hedefe odaklanmış durumda: Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nı ve onun Gizli Servis korumalarını yok etmek.

Amaç yalnızca bir suikast değil — Bill'in planı, ABD içinde büyük bir nüfus şokuna yol açarak tüm dünyada yankılanacak bir felaket zinciri başlatmak. Bu, sadece hükümete değil, medyaya, ekonomiye ve toplumun tamamına yönelik radikal bir başkaldırıdır.

Film, Rampage serisinin üçüncü halkası olarak, önceki bölümlerdeki sert politik eleştirilerini ve kanlı aksiyonlarını sürdürüyor. Bill Williamson, sisteme karşı savaşını daha organize, daha ölümcül ve daha yıkıcı bir biçimde devam ettirirken, izleyiciye rahatsız edici sorular da yöneltiyor:
Gerçek terörist kim?
Medya ve hükümet ne kadar temiz?
Ve bir adam gerçekten dünyayı değiştirebilir mi?

Uwe Boll’un yönettiği bu bölüm, gerilim, aksiyon ve siyasi provokasyonun uç noktalarını zorlayan bir anlatımla seyirciyi sarsmayı amaçlıyor.