"Rina", hayallerin ve dostlukların iç içe geçtiği, gençlerin yaşamlarındaki değişimleri, zorlukları ve kendi içsel mücadelelerini keşfeden bir hikaye olarak dikkat çeker. Ali, Ömer ve Umut'un, küçük bir adada birbirlerine olan bağlılıkları, iş, aşk ve hayal peşinde sürüklenirken karşılaştıkları engellerle sınanır.

Ali'nin yaz boyunca plajda çalışarak aşık olduğu kızı beklemesi, ona duygusal bir yoğunluk ve tutku katarken, Umut'un Zehra'ya duyduğu platonik aşk, ona cesaret vermekte zorlanıyor. Zehra'nın abisine, yani Umut'un sevgilisiyle evlenme konusundaki duygusal engelleri açmak için cesaret bulamaması, onun içsel çatışmalarını derinleştiriyor. Ömer’in üzüm bağındaki çalışmaları ve şarap üretme hayali, ona adanın doğasından ilham alırken, aynı zamanda büyük bir iş girişiminin temellerini atmaya çalışması, bu arkadaş grubunun geleceğini şekillendiriyor.

Üç kafadar, uzun yıllar boyunca birlikte çalışarak ve hayallerine sarılarak, bir şarap fabrikası kurma hayalini gerçekleştirmeyi umuyorlar. Ancak, Vasilis’in gönderdiği haberle her şey alt üst olur. Bu haber, onları hem dışsal hem de içsel bir keşfe çıkarır; herkesin derinlerde bastırdığı duygular ve geçmişle yüzleşmek zorunda kalacağı bir dönemin başlangıcını işaret eder.

Hayalleri ve gerçekleri arasında sıkışan Ali, Umut ve Ömer, birbirlerinin sırları, ihanetleri ve içsel çatışmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Artık sadece şarap yapmak değil, gerçek duygularıyla yüzleşme vakti gelmiştir. Hem dostluklarının hem de hayallerinin sınandığı bu yolculuk, onları kişisel ve duygusal anlamda yeniden şekillendirecektir.