Bir fırtına gecesinde, bir elektrik kesintisi sırasında, derin sırlar ortaya çıkar ve üç insanın hayatı sonsuza dek değişir. Bu sıra dışı hikâye, mücadele eden bir yazarın ve metresinin düzenlediği bir "ayrılık kutlaması" etrafında şekillenir.

Yazar, yaratıcılığını yeniden kazanmak ve yazılarına ilham bulmak için radikal bir karar alır: sevgilisiyle birlikte geçmişteki bağlarını koparmaya yönelik bir kutlama organize eder. Bu etkinliğe eski karısı ve sevgilisi de dahil olur. Herkes bu alışılmadık buluşmanın bir tür yüzleşme ve barışma fırsatı olmasını beklerken, atmosferdeki gerilim kaçınılmaz bir şekilde artar.

Tam kutlama başlamak üzereyken, gök gürültüsü eşliğinde aniden elektrikler kesilir. Bu karanlık an, sırların, ihanetlerin ve uzun zamandır saklanan duyguların açığa çıkması için bir katalizör olur. Geçmişin gölgeleriyle yüzleşmek zorunda kalan bu üç kişi, birbirlerine karşı daha önce söyleyemedikleri her şeyi itiraf eder.

Yazarın kendi içsel çatışmaları, eski eşinin kırgınlıkları ve sevgilisinin karanlık arzuları, fırtınanın şiddetiyle birlikte bir girdap gibi yükselir. Bu itiraflar, yalnızca ilişkilerinin değil, bireylerin kendileriyle olan hesaplaşmalarının da merkezindedir. Herkesin kırılma noktalarına ulaştığı bu gece, onları kaçınılmaz bir değişime sürükler.

Fırtına dindiğinde, hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Gece boyunca açığa çıkan gerçekler, üç kişinin de hayatlarını kökten değiştirir. "Ayrılık Kutlaması", sadece ilişkilerin çözülmesini değil, aynı zamanda yeniden tanımlanmasını ve bireylerin kendilerini yeniden inşa etme çabalarını da anlatır.

Bu hikâye, insan ilişkilerinin karmaşıklığını, sevgi ve ihanetin iç içe geçmişliğini ve her şeyin bittiği yerde yeni başlangıçların filizlenebileceğini ustalıkla işler.