Özgür, çocukluğundan beri her istediğini kolayca elde eden, sorumsuz ve rahat bir hayat yaşamış genç bir adamdır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Özgür, büyükbabasının şefkati ve onun bıraktığı maddi miras sayesinde zorluk görmeden büyümüştür. Büyükbabasının varlığı ve ona sağladığı rahatlık, Özgür'ü sorumluluklardan uzak, şımarık bir genç haline getirmiştir. 18 yaşına bastığında ise büyükbabasının mirasını devralarak hayata aynı rahatlıkla devam etmeyi planlamaktadır.

Ancak 18. yaş günü geldiğinde, Özgür büyük bir şokla karşılaşır. Büyükbabasının vasiyetnamesinde yazılı olan şart, Özgür'ün düşündüğü gibi rahat bir hayatı ona sunmamaktadır. Mirası alabilmesi için büyükbabasının koyduğu tek bir koşulu yerine getirmek zorundadır: İstanbul'daki rahat yaşamını terk edecek, Çanakkale'nin küçük ve sakin Adatepe köyüne taşınacak, burada bir yıl boyunca yaşayacaktır. Eğer bu şartı yerine getirmezse, mirasın büyük kısmı hayır kurumlarına bağışlanacak ve Özgür sadece ufak bir payla yetinmek zorunda kalacaktır.

Kendi geleceğini ve mirasını hak ettiğini düşünen Özgür, çaresizce Adatepe’ye taşınmayı kabul eder. Köye taşındığında, oradaki sessiz ve basit yaşam, Özgür için başlarda dayanılmaz gelir. Şehir hayatının hızına ve lüksüne alışmış olan genç adam, bu yeni hayatında kendini oldukça yalnız ve çaresiz hisseder. Ancak zaman geçtikçe, köydeki hayat ona yeni bir perspektif kazandırmaya başlar.

Özgür'ü en çok etkileyen sürpriz ise, Adatepe'de tanıştığı Elif adında bir genç kadındır. Elif, köyün yerlisi, doğayla iç içe yaşayan ve kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir karakterdir. Onunla geçirdiği zaman, Özgür’ün hayatına bakışını değiştirir ve ona gerçek mutluluğun ne olduğunu gösterir. Elif’in yardımıyla Özgür, sorumluluk almayı, hayatı daha anlamlı bir şekilde yaşamayı ve maddiyatın her şey olmadığını öğrenir.

Adatepe’de geçirdiği bu bir yıl, Özgür’ün hayatında unutulmaz bir dönüm noktası olurken, Elif ile yaşadığı beklenmedik ilişki, onu hem maddi hem de manevi olarak gerçek bir zenginliğe kavuşturur.