1914'te Avrupa'da patlak veren 1. Dünya Savaşı, kısa süre içinde Osmanlı İmparatorluğu'nu da içine çeker. Almanya'nın yanında savaşa giren Osmanlı, tarih sahnesinde son yıllarını yaşarken, Çanakkale'de yaşananlar tarihin akışını değiştirecek olaylara sahne olur. Bu kaos ve dehşet içinde, Çanakkale cephesine gönüllü olarak katılan Pilot Yüzbaşı Salih Ekrem, gökyüzünde ölümle dans ederken vazifesini yerine getirmek için mücadele etmektedir.

Cephede hemşire olarak görev yapan Nihal, cephe gerisinde yaralı askerlere yardım ederken bir yandan da savaşın yıkıcı sonuçlarıyla boğuşur. Nihal’in merhameti ve cesareti, savaşın ortasında kimsesiz kalmış bir çocuk olan Fuat’ı kurtarmaya çalışırken belirginleşir. İngilizlerin hava saldırısında Salih Yüzbaşı’nın çocuğu kurtarmasıyla Fuat, Nihal’in kanatları altına girer ve bu süreçte Salih ile Nihal arasında, her şeyin ortasında filizlenen bir bağ gelişmeye başlar.

Savaşın acımasızlığı, aşkın sessizliği ve ölümle burun buruna geçen her gün, bu iki insanı birbirine daha da yakınlaştırır. Ancak içinde bulundukları şartlar nedeniyle, dile getirilemeyen bir aşk olarak kalır. Çanakkale’nin zorlu şartları, can kayıpları ve ölüm tehdidi altında yaşanan bu duygu, savaşın gölgesinde büyüyen, saf bir sevgiye dönüşür. Salih Ekrem ve Nihal Hemşire, hem vazifelerini yapma mücadelesi verirken hem de bir arada kalmanın yollarını ararlar.

Bu aşk, sadece iki insanı değil, bir ulusun direnişini ve fedakârlığını simgeler. Harbin gölgesinde kalan bu sessiz sevgi, Çanakkale'nin unutulmaz hatıraları arasına kazınır.