Film, babasının savaş alanından sağ salim dönmesini umutla bekleyen yalnız ve içine kapanık bir çocuk olan Angus MacMorrow’un duygusal ve fantastik hikâyesini anlatıyor. İskoçya kıyılarında geçen bu öykü, masalsı bir atmosferle izleyiciyi büyülüyor.

Bir gün kumsalda gezinirken olağanüstü güzellikte ve gizemli bir nesne bulan Angus, bunun sıradan bir taş değil, aslında sihirli bir yumurta olduğunu anlar. Yumurtadan çıkan varlık, İskoç mitolojisinde adı geçen efsanevi su yaratığıdır: Su Atı. Angus ona Crusoe adını verir. Zamanla büyüyen bu sevimli ve sıradışı yaratık ile arasında güçlü bir bağ kurulur.

Ancak Crusoe'nun varlığı gizli kalmak zorundadır. Savaşın gölgesinde ve yetişkinlerin anlayamayacağı bu mucizevi dostluğu korumak Angus’un en büyük sınavı olacaktır. Hem kendi ailesinin dağılmış yapısıyla baş etmeye çalışan hem de doğaüstü bir dostu gizli tutmak zorunda kalan küçük bir çocuğun, korku, hayal gücü ve sadakatle örülü büyüme hikâyesidir bu film.

Angus'un Crusoe’yu korumak için verdiği mücadele, yalnızca bir çocuğun hayal gücü değil, aynı zamanda insanın içindeki iyilik, cesaret ve inancın da simgesidir. Bu dokunaklı ve görsel anlamda büyüleyici yapım, hem çocuklara hem de yetişkinlere umut dolu bir masal sunar.