Aşk Uykusu, dağılan bir evliliğin küllerinden doğmak isteyen bir kadının, Yonca’nın, kalbine kazınan acılarla dolu çarpıcı hikayesini anlatıyor. Yonca, evliliğinin bir zamanlar sahip olduğu sıcaklığı ve sevgiyi kaybettiğini fark ettiğinde, bu kaybın derinliği onu sarsar. Eşiyle olan ilişkisi, zamanla bir yabancılaşma ve kopma sürecine girmiştir; ancak Yonca, bu durumu kabullenmek yerine, evliliğini kurtarmak için savaşmayı seçer.

Yonca, eşine duyduğu derin bağlılık ve tutku ile her türlü zorluğa göğüs germeye kararlıdır. Ancak bu süreçte, yaşadığı psikolojik yıkımın etkilerini de aşması gerekir. Yonca, her gün içten içe büyüyen umutsuzluk, kıskançlık ve yalnızlık duygularıyla başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da eşini geri kazanmak için ne kadar ileri gidebileceğini sorgular. Bu kararlı kadın, aşkın ve bağlılığın sınırlarını zorlayarak, kendisini ve evliliğini kurtarmak için her şeyi göze alır.

Kendi içinde yaşadığı bu çetin mücadele, Yonca’yı duygusal bir yolculuğa çıkarır. Eşine olan aşkı, onu cesur ve kararlı kılarken, bir yandan da korkularıyla yüzleşmeye zorlar. Yonca, sadece eşini geri kazanmakla kalmaz, aynı zamanda kendini yeniden tanımlama, içindeki gücü keşfetme ve hayatını yeniden kurma sürecine girer.

Aşk Uykusu, Yonca’nın bu tutkulu ve karanlık hikayesini, bir kadının aşk uğruna neleri göze alabileceğini çarpıcı bir dille anlatıyor. Hikaye, aşkın derinliklerini ve insan ruhunun karmaşıklığını gözler önüne sererken, izleyiciyi Yonca’nın zorlu yolculuğuna tanık olmaya davet ediyor. Bu film, aşkın hem bir uyku hem de uyanış olabileceğini, sevginin bazen en karanlık yerlerde filizlenebileceğini ve bir kadının aşkı uğruna ne kadar ileri gidebileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor.