Charras’ın ölümünün ardından Lino için her şey değişir. Artık sadece bir mekanik ustası ya da kaçış arabaları yapan biri değildir; o, hem kardeşini hem de kendisine ikinci bir hayat şansı vermiş olan akıl hocasını yitirmiş bir adamdır. İçinde büyüyen öfke ve intikam arzusu, onu bambaşka bir yola sürükler. Julia ile birlikte, Charras’ın geride bıraktığı narkotik biriminin küllerinden yepyeni bir ekip kurarlar. Bu kez sokakların karanlığına göz yummayacak, suçluların kaçacak delik bulamayacağı bir sistem kurmak için kolları sıvarlar.

Ancak Lino'nun kalbindeki tek gerçek görev, sevdiklerinin katillerini bulmak ve onları adaletle – ya da kendi bildiği yolla – yüzleştirmektir. Bu uğurda kuralları eğmekten, sınırları zorlamaktan çekinmez. Zekâsı, araba ustalığı ve artık bir polis kadar eğitimli olması, onu her adımda hedef haline getirir. Takip ettiği ipuçları, yozlaşmış polislerden acımasız kartellere, eski düşmanlardan yeni ihanetlere kadar uzanır.

Lino, her geçen gün hem bir savaşçıya hem de bir hayalete dönüşür. Sessiz, hızlı ve durdurulamazdır. Önüne çıkanları ya ikna eder ya da ezer geçer. Çünkü artık kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. Bu yeni yolda Julia’nın desteği ve ekip arkadaşlarının sadakatiyle, adım adım geçmişin karanlığına inerek hakikate ulaşmaya çalışır. Ama bu yolun sonunda onu neyin beklediğini, intikamın onu neye dönüştüreceğini henüz kimse bilmemektedir.