Film, beklenmedik bir anda geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan güçlü bir kadının hikayesini merkeze alarak, bir aşkın nasıl doğduğunu ve geliştiğini derinlemesine işler. Ayça Ayşin Turan, geleneksel beyaz atlı prens masallarından bıkmış, hayatını kendi istediği şekilde yönlendirmek isteyen kararlı bir kadın olan İdil’i canlandırıyor. İdil, toplumun dayattığı beklentilere boyun eğmek yerine, kendi yolunu çizmek için cesur adımlar atan, güçlü ve bağımsız bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Serhat Teoman ise, yaşadığı büyük bir kaybın ardından hayata dair umutlarını yitirmiş, iç dünyasına kapanmış bir adam olan Ömer’i canlandırıyor. Ömer, geçmişin acılarını ve kayıplarını geride bırakamayan, yalnızlığına çekilmiş biri olarak yaşamını sürdürmektedir. Ancak İdil ile yollarının kesişmesi, her ikisinin de hayatında derin değişimlere yol açar.

İdil ve Ömer’in birbirine yaklaşması, sadece romantik bir hikaye değildir; aynı zamanda, her iki karakterin de içsel bir yolculuğa çıkmasını sağlar. İdil, hemcinsi için verdiği mücadelelerle geçmişin izleriyle yüzleşirken, Ömer de İdil’in kararlılığı ve gücü karşısında kendi kabuğunu kırarak, yeniden hayata tutunmayı öğrenir.

Film, aşkın sadece iki insan arasında değil, aynı zamanda kişinin kendisiyle olan mücadelesinde nasıl doğduğunu, büyüdüğünü ve iyileştirici bir güç haline geldiğini duygusal ve derinlikli bir şekilde anlatıyor. İdil ve Ömer’in hikayesi, izleyicilere kayıpların, acıların ve toplumsal beklentilerin gölgesinde bile, sevginin ve kendini bulmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor