Bu distopik dünyada dikey bir hiyerarşiyle düzenlenmiş devasa bir tesiste, her gün sadece bir kez, üzerinde yemek dolu bir platform en üst kattan başlayarak aşağıya doğru iner. Üst kattakiler yemeklere doyasıya ulaşırken, alttakiler sadece geriye kalanlarla yetinmek zorunda kalır. Bu sistem, insanların hayatta kalmak için birbirleriyle yarıştığı acımasız bir düzene dönüşmüştür. Üst katlar açgözlülükle tüm yiyecekleri tüketirken, alt katlardakiler açlık ve çaresizlik içinde çırpınır.

Ancak bir gün, alt katlardaki mahkumlar arasında kıvılcımlar çakmaya başlar. Açlık ve adaletsizliğin baskısı altında, isyan kaçınılmaz hale gelir. Bu distopik düzeni sorgulayanlar, sistemin yarattığı açgözlülük ve acımasızlıkla yüzleşmek zorunda kalırken, adaleti sağlamanın ve yiyeceği herkese ulaştırmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar. Ancak sistemin kırılması, sadece bir yiyecek savaşından ibaret olmayacak, insan doğasının en karanlık yönlerini ortaya çıkaracak derin bir mücadeleye dönüşecektir.