19. yüzyılın kararmış kış aylarında, uzak ve izole bir İzlanda balıkçı köyünde, çok zor bir dönemeç yaşanır. Acımasız kış koşulları, zaten kıt kaynaklarla yaşam mücadelesi veren köylüleri iyice zor duruma sokmuştur. Ancak bir gün, kıyıya çok yakın bir noktada bir gemi batmıştır ve hayatta kalan birkaç yolcu canlarını kurtarmak için yardıma muhtaçtır. Köyün önde gelen ismi olan dul bir kadın, ahlaki bir ikilemle karşı karşıya kalır: Hayatta kalanları kurtarmak için harekete geçmek, köyün açlık çeken halkı için yiyecek ve malzeme kaybına neden olacak ve belki de daha fazla can kaybına yol açacaktır. Ancak seyirci kalmak ve yardım etmeyi reddetmek, insanlık adına büyük bir sorumluluk ve vicdan azabı yaratacaktır. Bu zor seçim, kadının sadece hayatta kalanlar için değil, aynı zamanda kendi köyü ve halkı için de bir geleceği belirleme gücüne sahip olacağı trajik bir karar anıdır.